Mısır’da insanlık tarihinin şahit olduğu en görkemli, en geniş tabanlı, en barışçıl devrimci halk ayaklanmasının ilk aşaması, Hüsnü Mübarek’in ülkeyi terk etmesiyle sonuçlandı. Mısırlıların büyük coşkusunu yürekten paylaşıyorum.
Yeni dönem zorlu g trader eçecek, çünkü “devrim” dediğimiz radikal dönüşümler, kabaca söylersek, “yönetilenlerin artık eskisi gibi yönetilmek istememesi” ile “yönetenlerin artık eskisi gibi yönetemez hale gelmeleri” durumunun üst üste düşmesiyle mümkün oluyor. Ancak, eski rejimi alaşağı edenler, yerine nasıl bir düzen kuracaklarına ilişkin ortak hedeflere sahip değillerse ve/veya hedeflerini hayata geçirecek örgütlenmelere sahip değillerse, eski düzeni tarihe gömmek ya çok zaman alıyor, ya da başarısızlığa uğruyor. Mısır’da ilk iki şartı vardı ancak üçüncü şart eksikti. Nitekim iktidar sivil güçlere değil, orduya devredildi. Şimdi “ne istemediğini bilen” halkın “ne istediğini bilen” halka dönüşeceği süreci başlıyor. Hiç kuşkunuz olmasın ki, bu geçiş döneminde, eski rejimin adamları, güç odakları, çıkar grupları, işbirlikçileri, devrimci güçleri bölmek, güçsüzleştirmek, özetle “devrimi halktan çalmak için” ellerinden geleni yapacaklardır. Ancak bundan sonra ne olursa olsun, bu âna kadar yaşananların önemi, anlamı hiçbir zaman azalmayacak. Mısır deneyimi, sadece Ortadoğu’nun değil, dünyanın tüm ezilen halkları için yol gösterici olacak.
Kategori : GÜNCEL
By